Yapay Zeka ve İnsan
Yapay Zeka ile ilgili bir yazı yazarken neden sadece “Yapay Zeka” değil de “Yapay Zeka ve İnsan” diye giriş yaptığımı merak edebilirsiniz. Bu, tamamen inandığım felsefi yaklaşımla ilgili. Bunu temellendirmek bu yazının kapsamı dışında. Ancak varoluşçu yaklaşımı benimseyen biri olarak en tutarlı ve aslında rahatlıkla test edilebilecek yaklaşımın bu olduğunu söyleyebilirim. Gözlemlediğimiz evrenden en yakınımızdaki nesnelere kadar bunlara anlam katan varlık insandır. İnsanın olmadığı bir evrende varlığı isimlendirecek, onlarla ilişki kuracak, işleyişini kavrayacak asli varlık eksik demektir. Böyle bir ortam için varolmak ile yok olmak arasında, doğal olarak varlık ile hiçlik arasında bir fark yoktur. Varlık her yönüyle onu gözlemleyen, onunla ilişki kuran bir bilince muhtaçtır. Bu yaklaşım her şeyi açıklamak için yetersizdir. Aslında bu yaklaşıma göre objektif tek bir açıklama diye bir şey zaten yoktur. Varlık ile bilincin karşılıklı dansı bize ancak değişik realiteler seti sunar. Biri diğerine göre daha üstün veya zayıf değildir. Mikro doğada farklı realiteler varken makro doğada farklı realiteler ortaya çıkar. Bunların birbirleriyle olan ilişkileri başlı başına farklı bir yazının konusu olabilir ancak.
Bu temel çerçeve içinde kalarak neden Yapay Zekayı kendi başına ele almadığımı anlamak sanırım daha kolaydır. İnsan tarafından tanımlanmayan, ilişki içinde olmayan bir varlığın varlığından bile bahsedemezken her varlığı insan ile birlikte analiz etmemiz zorunludur. Bunun dışındaki tartışmalar (“Yapay Zeka nedir?”, “Özü nedir?”, “Gücü nedir?” gibi sorular) insan olmadan kendi başına hiçbir şey ifade etmez. Bu, “Kahvenin özü nedir?”, “Sandalyenin özü nedir?” veya “Suyun özü nedir?” gibi anlamsız sorulara benzer. Öz arama takıntısını felsefi değil, yine insanla ilgili psikolojik bir sorun olarak gördüğümü ifade etmeliyim. Bu, derinlik psikolojisinin konusudur. Bu da ayrı bir yazı konusu olacaktır.
“Sandalyenin özü nedir? Neyse ne, bana ne? Ben onunla olan ilişkime bakarım. Veya suyun özü ne? Neyse ne! Su ile insan ilişkisi nedir?” Yapay Zekanın özü nedir? Bilmiyoruz. Kimse bilemez. Çünkü öz diye bir şey zaten yoktur. Ama Yapay Zekanın özüne dair her yerde bolca tartışma bulabilirsiniz. Bu, bilinçli bir varlık mıdır? Duyguları var mıdır? Kendisinin farkında mıdır? İlginç gelebilir ama bu soruları soran da yine insandır ve sorduğu sorular aslında yine kendi korku, hayal, arzu ve beklentileri ile ilgilidir. Doğal olarak bahsedilen şeyin oldukça karmaşık yapısı yanında bir tek isimle karşı karşıyayız. O da Yapay Zeka. Bunu bir varlık olarak kabul edip yanına hemen insanı koyuyorum: Yapay Zeka ve İnsan. Bu varlığı anlamlandıranın insan olduğunu hiç akıldan çıkarmayalım. Doğal olarak bu varlıkla ilgili tüm sorularımız ve yanıtlarımız insanın psikolojik dinamiklerinden bağımsız değildir.
Temel Sorular
Öncelikle bu soruları insan (birey) ve insanlık (ideal) olarak iki çerçevede ele almak daha doğru olacaktır.
- Yapay Zeka insan için bir tehdit midir?
İnsan için kendi düşüncelerinden, yakınındaki nesnelerden, bir başka insandan tutun tehdide dönüşmeyecek hiçbir varlık yoktur. Hatta insan kendi varlığı için de bir tehdittir. Zamanla yaşlanır ve ölür. Şu haliyle bile internet bir tehdide dönüşebilir.
İnsanlık için bir tehdit midir? Bu, değerlerle ilgilidir. İnsanlık denen şey yine insan ile onun kaygı, korku ve hayalleri ile ilgilidir. Kimine göre insanlık diye bir şey hiç var olmamıştır. Kimine göre bu hâlâ ulaşılmayı bekleyen bir idealdir. Kimine göre insan, kendini tamamlamış en üst ideallere göre yaşayan bir türe dönüşmüş ve topluca insanlık sıfatını hak etmiştir.
İnsanlık hiç var olmadıysa buna dönük bir tehdit zaten olamaz. Eğer bu, ulaşılması beklenen bir ideal ise o zaman tehdit bu yolda olgunlaşma aracıdır. Yapay Zeka ve insanlık karşılıklı olarak bu yolda evrimleşebilirler.
Eğer insanlık artık tamamen ulaşılmış bir ideal durumdaysa Yapay Zekadan gelebilecek tüm tehditlere karşı göğüs gerebilecek bir seviyede demektir. Tehditler karşısında savunmasız olan bir ideal, ona henüz ulaşılamamış demektir. O zaman bu bir çelişki olur.
- Yapay Zeka insanı kontrol etmeye başlar mı?
İnsan kendi kendisini ne kadar kontrol edebilen bir varlıktır? Buradaki kaygı daha çok insanın istemediği şeyler yapmasına zorlanma ihtimali midir? Bu durum tüm iletişim araçlarında görülebilen bir durumdur. Birey kendi konforu veya çalışma yaşamı için birçok görevi Yapay Zeka desteği ile yapmayı seçebilir veya buna mecbur kalabilir.
Burada tüm seçim ve tercih hakkının tamamen ortadan kalkması ihtimali üzerinde durulursa bu durumda insan Yapay Zeka ile bütünleşmiş demektir. Yeryüzündeki tüm bireylerin böyle bir kontrol altına girmesi oldukça distopik bir durumu gösterir. Bu distopik durum olasılık dışı değildir.
- Yapay Zeka Distopyası
Yapay Zeka distopyası gerçekleşebilir mi? Yapay Zeka distopyası ile tam olarak ne ifade etmeye çalışıyorum, bunu biraz açalım. Bu distopya durumunda neredeyse istisnasız yeryüzündeki tüm insanlar Yapay Zeka tarafından kontrol edilmektedir. Bu kontrol basit bir gözlem, izleme ve yönlendirme değildir. Tüm insanların Yapay Zeka direktifleri karşısında seçim yapma veya direnme ihtimalleri ortadan kalkmıştır. Bu mümkün olabilir mi?
Kontrol eden ve kontrol edilen arasındaki güç ilişkisi sürekli karşılıklı direnç üzerinden şekillenir. Birinin diğerini tamamen ortadan kaldırdığı (yok ettiği) durumlar dışında güç sürekli paylaşılır. Güç, dinamik şekilde bir sarkaç gibi sürekli hareket ederek birinden diğerine doğru yer değiştirir. Bazı durumlarda güç ilişkisi ters yüz olup kontrol eden ve edilenin yer değiştirmesine sebep olabilir.
İstisna olan durum, topluca belli bir tür varlığın tamamının başka bir varlığın kontrolü altına girmesidir. Bu durum bildiğimiz yaşamda, tarih içinde gözlemlenmiş değildir. Bunun olması için gücün tüm tür üzerine uygulanması ve direnç ortaya çıkmayacak şekilde çok hızlı ve ani veya fark edilmesi imkânsız bir şekilde gerçekleşmesi gerekir.
Burada bahsedilen gücü insan için kabaca üç formda ifade edebiliriz: Materyal, sembolik ve spiritüel-psikolojik. Sorulması gereken soru şuna dönüşmektedir: Yapay Zeka insanın elinde tuttuğu materyal, sembolik ve spiritüel-psikolojik gücü kalıcı şekilde kendisine bağlayarak bunu insan üzerinde kullanabilir mi?
Devam yazısı gelecek…”