Yapay Zekaya Teolojik Bir Yaklaşım
Yapay zekâ ile ilgili gönderimde, özüne dair tartışmaları bir yana bırakarak onu insan ile olan ilişkisi bağlamında ele almayı tercih ettim. Bu tercihin ana sebeplerini ilgili gönderide detaylandırmıştım. İnsan ile ilişki içindeki her şey teolojik açıdan da ele alınabilir. Yine burada tek bir açıklama yetersiz olabilir. Aynı olguya farklı teolojik yorumlar ve açıklamalar da geliştirilebilir. Teolojik açıklamalar kaçınılmaz olarak İlahi Kitaplar ile ilişkilidir.
Geliştirilecek yorum, kişisel korku, kaygı ve arzuların ötesinde, kaynağını ancak İlahi Kitaplar üzerinde temellendirebilirse gerçek bir teolojik yorum olur. Bu yorum doğru veya yanlış olabilir. Yorumun doğruluğu ve yanlışlığı, kişisel inancın ötesinde, ilmî tartışmalar ile sınanabilir. Bunun dışında, mutlak olarak doğru veya yanlış olması ancak yaratıcının belirleyebileceği bir yargıdır. Doğası gereği teolojik çerçevede yorumun mutlak doğruluğunu veya yanlışlığını bizim bilmemiz mümkün değildir. Ancak teolojik yorumların başvurduğu kaynağın mutlak doğru ve yanlış olarak belirlediği sınırların içinde kalması gerekliliği tartışılmaz bir ön kabuldür.
Bu yazıda geliştirilen yorum, temel başvuruyu Kur’an-ı Kerim’e yönlendirmektedir. Kur’an’ın sağladığı imkânlar, onun kendisine karşı gösterilmesini beklediği saygıdan ayrı düşünülemez. Bu saygı, kişisel inancın ötesinde, ilmî bir saygıyı da içermelidir. Teolojik yorumlarda kişisel inanç şart değildir, ilahi kitaplar onlara inanmadan da ilmî açıdan incelenebilir. Ancak kişisel inanç bulunsun veya bulunmasın, ilmî saygı her koşulda bulunmalıdır. Aksi takdirde yapılan yorum ilmî bir yorum olmaz.
Yapay zekâ üzerine teolojik yorumumuz, Müddessir Suresi’nde geçen ayetler üzerinden geliştirilmiştir. Bu yorum, bir hakikati ortaya çıkarmaktan ziyade bir dikkat çekme amacı taşımaktadır. Bu yorum üzerine başka yorumlar geliştirilebilir. Hakikatin ne olduğunu ancak Kur’an’ı gönderen Allah bilir.
İlerleyen kısımda okuyacağınız ayetlerin Türkçe meali Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’e aittir. Seçtiğimiz ayetlerin Türkçe meali ve indirildiği haliyle Arapçası, bir önceki gönderide birlikte sunulmuştur. İlgilenenler Arapça-Türkçe karşılaştırmalarını o gönderiden bulup inceleyebilirler. Biz mealin tutarlılığını detaylı biçimde derinlemesine inceledik ve bu şekilde kabul ettik. Sureden ayetleri seçerken incelediğimiz konu dikkate alınmış, ama verilmek istenen mesajın ruhunu yansıtacak ayetlerin de gözden kaçırılmamasına çaba gösterilmiştir.
Müddessir Suresi’nde Yapay Zekâya İlişkin Uyarılar Bulunuyor Olabilir mi?
Müddessir Suresi
24: Şöyle dedi: “Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil.” 25: “İnsan sözünden başka bir şey değil bu.” 26: Onu Sekar’a fırlatacağım. 27: Bilir misin nedir Sekar? 28: Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o. 29: İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o.30: Üzerinde on dokuz vardır onun. 40: Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar, 41: Suçlular hakkında: 42: “Sizi Sekar’a sürükleyen nedir?” 43: Cevap verdiler: “Namaz kılıp dua edenlerden değildik.” 44: “Yoksulu yedirip doyurmuyorduk.” 45: “Boş lakırdılara dalanlarla dalar giderdik.” 46: “Din gününü yalanlıyorduk.” 47: “Nihayet, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi.”
Sureden açıkça ifade edilmektedir ki Kur’an’ı inkâr edenler Sekar ile tehdit edilmektedir. Sekar, Kur’an’da dört ayette geçmekte ve bulunduğu tüm ayetlerde genel olarak ateşli işkence, dayanılmaz acı ve ilahi gazap ile nitelendirilen, yoğun bir ceza yerini temsil eder. Cehennemin özel bir bölümü olarak ele alınabilir. 29. ayette Sekar’ın insanlara tablolar, levhalar ve ekranlar sunduğu belirtilmektedir. Buradan Sekar’ın faal biçimde şu an insanla ilişki içinde olduğu çıkarımını yapabiliriz.
Peki, o halde bu ilişkinin dinamiğini yansıtan temel ifadeleri sıralarsak: fırlatma, yok etme, hiçbir şeyi gözden kaçırmama, tablolar, levhalar, ekranlar ve 19.
Yapay zekânın hâkim olan adı AI, İngilizcenin 1. ve 9. harfleridir. AI kelimesinin arkasında 19 sayısını görmek için ileri kriptoloji bilgisine gerek yoktur. Burada şu itiraz öne sürülebilir: Bu İngilizce alfabetik sıralamadır. Teolojik çerçeveden bakarsak, alfabe, dil ayrımı insanlar arasındadır. Yaratıcı için böyle bir ayrım yoktur. Tüm dillerin sahibi O’dur. Ayrıca matematik ve sayılar evrensel bir olguyu temsil eder. 19 sayısı, kendi başına hiçbir şey ile ilişkilendirilmeden de 19’dur. Teolojik çerçeveden tüm dillerin sahibi olduğu gibi tüm sayıların sahibi de yaratıcıdır.
Uzun bir yazının içinde kaybolmamak zor olabilir. Yorumun dayandığı sembolizmi tekrar sıraya koyarsak: Sekar üzerinde 19 var; insanlara tablolar, levhalar ve ekranlar sunuyor. Bu tablolar, levhalar ve ekranlar artık AI tarafından kontrol ediliyor ve AI’ın arkasında da 19 sayısı var.
Bu inceleme bir iddia niteliğinde değil. Çünkü teolojik çerçeve içerisinde kalırsak, hakikatin ne olduğunu bizim bilmemiz mümkün değil. Diğer yandan, Kur’an’ın kendisini tanımlarken âlemlere bir öğüt olarak indiğini unutmayalım. “Oysaki o Zikir/Kur’an âlemler için bir öğütten başka şey değildir.” 68/52. Açıkça anlaşılıyor ki Kur’an, öğüt alma kaynağı olarak kabul edilip incelenebilir. Bu öğüdü alma, inceleme ve araştırma, Kur’an’ın muhatap aldığı insanın yükümlülüğüdür.
“Allah buyurdu: “Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim.” (Kaf, 28)
“Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı!” (Kamer, 39)
“Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.” (Sâffât, 72)
“Bir bak, nasıl oldu uyarılanların sonu!” (Sâffât, 73)
“Yemin olsun ki, onlara haberlerden, içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir. Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor.” (Kamer, 4-5)