En güzel müzik yağmura ait. Hele Nisan ayınınki bambaşka. Tınısı, ritmi… Ama sessizlik denen şey var ya. İşte o, yazılmış en büyük müzik eseri. Ne büyük ne muhteşem bir eserdir şu sessizlik. Bir sayfa al eline, bestesi için bir nokta koy ve geç. Küçücük bir nokta, hani ona da gerek yok ama eserin sahibine ayıp olmasın diye bir işaret koymak da usuldendir.
Sessizlik seni ürkütmesin, duyulması bile imkânsız o en büyük senfoniyi dinliyorsun! Eğer o senfoni olmasaydı diğer hiçbir şeyi duyamazdın. Sessizliği duyamazsın, perdeler izin vermez.
Yoksa inan o sessizlikte diğer bütün sesleri bastırabilecek güç vardır elbet.
Beste Rahman’a ait olduğuna göre, gücünden şüphe mi olur? Rahman’ın gücünü de merhametini de sessizlikte ara ve dinle. Kendisine ulaşmaya çabalarsan dikkatli ol, ya sessizlik bozulur ya da perdeler yıkılmaya başlar. Perdeler yıkıldığında öyle bir mekâna doğru giriş yapmak üzeresindir ki şu Nisan yağmurunun bir damlasına koca bir okyanusu sığdırıp sana gösterir. Âlemler içindeki âlemlere tanıklık edersin. Orada kalmayı arzulasan da imtihanın seni geri bekler.
Yanına tatlı bir kedi sokulur, düşüncelerin dağılır ve tekrar buraya düşersin.
Geceye selam olsun!