
En nihayet geceden bir selam geldi. “Vakit geldi, değil mi?” diye sordum. “Geçti bile.” dedi. “Neden hatırlatmadın, uyarmadın?” diye sordum. “Vakit benimle sayılsa da bilirsin ki sahibi ben değilim.” dedi. “O zaman artık bir süre müsaade isteyebilir miyim buradan?” diye sordum. “İstediğin şey zaten sendedir.” diye yanıt verdi. “Tamam.” dedim ey gece. “Kalem zaten yoruldu, söz de benden şikayetçi olmadan buradan müsaade isteyelim. Bir süre buraya misafir olduk, misafirliğin uzunu herkese cefadır.” “Tamam, yaz o zaman.” dedi. “Tamam.” dedim.
Vakit müsaade vaktidir.
Geceyi benim gibi yoldaş kabul etmiş herkese selamlar olsun! Tüm özgür ruhlu insanlara selamlar olsun!
Vakit, benim bir süre gece ile tek başıma yolculuk, mülakat vaktimdir.
Gece, seni yarın görürüz, göremeyiz. Sen bâkisin, bizler fâni. O yüzden henüz buradayken sana tekrar selam olsun gece!
Gece gülümsedi! “Sana da selam olsun ey insanoğlu! Sana da selam olsun!”
“Yazılmış olanların hepsinden, yalnızca kişinin kendi kanıyla yazdığını severim. Kanla yaz, ve kanın ruh olduğunu deneyimleyeceksin.” F. Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt.
“Of all that is written, I love only that which a person has written with his own blood. Write with blood, and you will experience that blood is spirit.” F. Nietzsche, Thus Spoke Zarathustra