Hakikat
Hakikat çok kısa ve net; kendini bu dünyaya ait hissetmeyenlerin peşine düştüğü şey… İten (dünya) ve çeken (?) arasında bir yol üzerinde bıkmadan, usanmadan, ulaşma ihtimali imkansız olduğu bilinmesine rağmen peşinden koşulan şey. Hakikat bir sırdır. Onun sahibi değil, ancak yolcusu olunur. Eğer öyle olmasaydı ulaşılmış, elde edilmiş olurdu ve kelimenin kendisinde barındırdığı o benzeri olmayan haşmet çoktan dünyalık olup ayağa düşerdi.
Bilinen tüm bilimsel, felsefi, ilmi her değer, kendini bu dünyaya ait hissetmeyenlerin ortaya çıkardığı değerlerdir.
Bir sürü isim aklıma geliyor da, Hakikat durduğu yerde hepsinin üzerinde kalsın.
Gerçek ve doğru sonsuz sayıdadır. Tabii ki yalan ve yanlış da öyle. 2+2=4 de doğrudur. 3+5=8 de doğrudur. Burada 2, 3, 5 ve 8 hepsi ayrı birer gerçektir. Bir varlığa önden bakanın gördüğü de gerçek, yandan bakanın gördüğü de gerçektir.
Hakikat bunlar gibi değildir. Birden fazla hakikat olamaz. Günlük dilde “hakikat ortaya çıktı” derler. Hayır, ortaya çıkan olsa olsa gerçeklerden biridir sadece. Bir varlığa, bir olaya, bir olguya ait sonsuz sayıda gerçek ortaya çıkabilir, öne sürülebilir. Hem de hiç çelişmeden.
Gerçeğin bakanı, göreni, bulanı olur; hakikatin ise sadece yolcusu olunur. İkisi de şuur gerektirir; hakikat yolcusu için bir de ruh gerekir. O ruhun esansı da kendini bu dünyaya ait hissetmemektir.
Geceye selam olsun! Tüm ruh taşıyanlara, sonsuzluk yolcularına… Gece izin verirse yazar artık bir süre müsaade ister.