
Gece diyor ki “Artık vakit daralmıştır. Senin sonsuz mekân ve zamanın asıl sahibine yönelmen gecikmiştir.”
Doğrulardansın gece. Peki burası ne olacak?
Gece gülümsedi, “Burayı sen mi çekip çeviriyordun sanıyorsun? Yoksa buraya tutunmaya mı başladın? Burayı bırak ki nefsin önce biraz arınsın. Sen yönel ve işini tamamla. Korkum odur ki yoldan çıkıp kaybolanlardan olman yakındır. Ay’a bak, bir zerre hata yapsa ya oraya düşer ya da boşluğa, ne ölçü tutar ne de yol ve dönüşü de olmaz. Ama onun nefsi yok. Sen bırak burayı, onu bunu, önce kendi nefsinle ilgilen.”
“Peki gece ya bu yazı? Bunu buraya yazmak hak mıdır?”
Gece, “İbret için haktır. Ama seni aklamaz elbet. Yazdığın her şeyin vebali sendedir. Ama ibret almayan çekimser kalanların da bir vebali vardır. O da senin değildir.”
“Ey gece yoldaşım, sessizliğin ilanı olur mu ki?”
“Vakti süresince sözünde durursan olur.”
“O vakit ne kadardır gece?”
“Sana elbet bir işaret gelir.”
Tamam gece, benim eşsiz yoldaşım, o zaman vakit burada inziva ve sessizlik vaktidir.