Yani bütün bunlar bir Simülasyon mu?

Fizikçilerden bazıları en nihayet çok güzel bir açıklamayla geldiler. Bu tür fizikçileri çok seviyorum. Sicim teorisi, paralel evrenler derken en nihayet kuantum sorununu aşmak için vardıkları sonuç şu: tüm bunlar her şey bir simülasyon. Evet, yanlış duymadınız; eğer ancak bir simülasyonda isek kuantum fiziği tutarlı hale geliyor. Bu çok yeni bir makale ve bir süredir dolaşımda, baya dikkat çekti ve ses getirdi. Bu açıklama sayesinde Big Bang sorunu da, onun öncesi gibi sorular da dert olmaktan kurtuluyor. Makaleyi okudum ama hiç etkileyici bulmadım. Alıntı yapmayacağım, dileyen çok kolay biçimde bulup inceleyebilir. Bu fizikçi dostuma yine üzülerek şunu söylüyorum: arkadaşım, ulaştığın sonuç olarak ortaya koyduğun şey pür metafizik. Yani aslında felsefe yapıyorsun. Metafiziği felsefenin en üst kısmı diye özetleyebilirim. Varlık, evren, uzay, mekan, zaman, tanrı vs. gibi kavramlara dair yapılan her sorgulama ve öne sürülen her yanıt kabaca metafizik içine girer. Simülasyon açıklaması ve ulaşılan bu sonuç da böyledir. Evrenin tamamen bir simülasyon olduğunu iddia etmek için fiziğe hiç ihtiyaç yoktur. Tabii ki bu iddia fizikçilerden gelince biraz sükseli oluyor. Evrende henüz açıklayacağımız çelişkileri bu şekilde toparlayıp ortaya koymak fiziğe hiç yakışmıyor. En nihayet antik Yunan felsefesine dönüş yapıyorsun o kadar.

Varoluşçular metafiziksel her açıklamayı, bu açıklamanın ana muhatabı insan için ne ifade ettiği üzerinden masaya yatırıp değerlendirir.

Örneğin, ulaştığın sonuç gereği eğer bir simülasyonda yaşıyorsak kendini yüksek bir uçurumun tepesinden aşağı atıver gitsin. Yapabilecek misin? İnsan için her hakikat ancak onu sahiplenebildiği ölçüde hakikati ifade eder. Bir örnek vereyim: Antik Yunan’da Sokrates ölümden sonra yaşamın devam ettiğine inanıyordu ve bu hakikate sahip çıkarak senato önünde zehir içip kendini öldürdü! Ona ne oldu bilmiyorum ama hakikatine sahip çıktı ve gereğini yaptı. İşte onun düşüncesini metafizikten ayıran, intihar edecek derecede hakikatini sahiplenmesidir. Yaptığı şeyin yarattığı şok ve düşünce dünyasına etkisi o kadar büyük oldu ki hala etkisi devam ediyor.

Simülasyon iddian çok büyük bir iddia; bunu ortaya koyanın bu iddia doğrultusunda yaşaması beklenir. Bizi metafizik ile değil, hareket ve davranışların ile şaşırt. Bunu öyle bir biçimde yap ki bu felsefe olmaktan çıkıp insanla doğrudan ilgili gerçek bir tutuma, davranışa yani bir varoluşa dönüşsün! Bu iddiayı kağıttan kurtar ve kendi hakikatin yap!

Belki Nobel ödülü alabilirsin. Ama zaten o ödül de simülasyonun bir parçası değil mi? Bir şey söyleyip aslında hiçbir şey söylemeyenler o kadar eğlenceli bir malzeme oluyorsunuz ki… Burada da bir fizikçi var, dinliyorsun; %10 fizik, %90 meta-fizik. Yersen yersin.

Gerçek anlamda dibine kadar fizik yapmış, metafizikten özenle uzak durmayı başarmış bir Albert Einstein, bir Heisenberg, bir Richard Feynman, bir Stephen Hawking bekliyoruz. O kadar zamanımız varsa…