Buradan Geçen Yolcu!

Buradan geçen yolcu! Burada gördüğün şeyler ne senin ne de benim keyfime göre değil. Burası benim için bahçe; elime ne geçiyorsa ekip bırakıyorum. O kadar. Ama evin içi değil. Eğer diyorsan ki bazı şeyler bana göre değil, zıt görünen şeyler bir arada, o zaman geçerken kafanı çevirip bakma. Senin zıtlık olarak gördüğün şeyleri yaratan ben değilim. Bütün varoluş zıtlıklar üzerine kurulu. Mesele bunları kavrama, bütünleştirebilme veya en azından sindirebilme meselesi. Burada gül de var, diken de. Eğer diken çok diyorsan senin için budayacak halim yok. Eğer gül az diyorsan başka bir bahçeye uğra ya da kendin ek, hem sen hem de bakanlar tatmin olsun. Eğer dikensiz gül bulursan bana da haber et, ben de bol bol onlardan ekeyim.

Bir yol üzerinde yürürken gerçekler bir o yandan bir bu yandan senin keyfince ortaya çıkmaz. Bazen çalılar vardır, bazen yemyeşil ağaçlar. O çalıya bile iyice yaklaşmayı başarırsan içindeki böğürtleni bulursun. Yok, ben yolda giderken sadece hoş, benim zevkime, eğilimlerime, zihni kalıplarıma uygun şeyler görmek istiyorum diyorsan en uygun yöntem gözlerini tamamen kapatıp hayal kura kura yürümen. Ama dikkat et, yolda bir tümseğe gelirsin, birden kendini yerde bulursun.

Sen bırak kendini de geceyi düşün; tüm bu zıtlıkları nasıl da örtmeyi başarıyor.

Güneş doğarken “ona doğarım, buna doğmam” mı diyor? Yılana da güneş doğuyor, örümceğe de. Sen onu yılan olarak görüyorsun, o kendini bu varoluşun bir parçası. Bu varoluşu bölüp parçalayan, ayıran senin zihnin değil mi? “Yılan tehlikedir, örümcek de öyle,” dersin; ne biliyorsun ki yaratan onları nasıl görüyor? Sırf senin keyfin kaçacak diye, sırf senin nefsine uygun yeni bir varoluş mu tasarlanacak?

O yılan yeri gelir Musa’nın asası olur! Bu da mı hoşuna gitmedi? O zaman sen kaçırdığın, ıskaladığın sırların derdine yan. Bu bahçeden geçerken kafanı çevir öyle geç. Çünkü burada her nevi şey birdenbire ortaya çıkabilir. İlk sayfalara git, orada buraya yolu düşenleri uyardım.

Kalem yeri gelir yumuşak yazar, yeri gelir adamı öldürecek kadar sivri olur. Aynı örümcek ve yılan gibi. Sen onu tutan, terbiye edenin çektiğini düşün! Onun da bir şahidi var, beni çok konuşturma. 

Tüm varlığı olduğu haliyle kucaklayan geceye selam olsun!