Çiçek

Ey gece, benim eşsiz yoldaşım! Biraz daha vakit isterim. Yoksa seninle buluşmayı öyle arzuluyorum ki tarifi yok. Ama bir süre önce bana bir çiçek bırakıldı. Henüz çok kırılgan ama kırılganlığı küçüklüğünden. Solmaya yüz tutmuş, kökleri çürümüş, büyük boylu poslu olanlardan değil. Zaten onları sulasan ne fayda, kendilerine küskün, kendi ağırlıkları altında ezilmiş çoğu. Bir an yeşerir gibi olsalar aldanıp gidip biraz sulasan, arkana döndüğün an bir bakmışsın yine kendilerine küsmüşler.

Ey gece, bu çiçek benden hizmet bekler, gündüzün bir kısmında. Sen de gittikçe kısalmaya başladın. Yoksa seni unutmuş değilim. Yapacak o kadar çok şey var ki seninle. Ama takdir ve kudret bende değil. Senin kısalman gibi benim de vaktim daraldıkça daralıyor. Korkum ölüm değildir, ucunda evlat acısı olmasa! Ama yine takdir O’nun.

Ey insanoğlu, selam sana! Hizmetini aksatma. Körler çarşısında ayna satmaya kalkma! Sana bahşedilen o suyu doğru yere kullan ki hak yerini bulsun.

Lütufladırıldığın şeyler için şükür etmeyi sakın unutma!

Ey gece, ayrılmadan önce bir soru: Burada paylaşılan sırlar?

Ey insanoğlu, her şeyi gören ve bilen bir kudret varken, bir kul bu sırları bilse ne olur? Bilmese ne olur? Sen hesap günü hesabı hangisine vereceksin? Vesvese kaynağı İblis’e mi? Yoksa şu bir damla meniden oluşmuş, sonra nefsiyle ‘Ben ne oldum böyle?’ diyen bir kula mı?

Kibir evinden uzak dur, onun ötesinde kulların hiçbiri seni endişelendirmesin. Hepiniz topluca O’na döndürüleceksiniz. Selam sana insanoğlu, hizmetini sürdür. Doğru yere doğru şekilde.

Sana da selam benim eşsiz yoldaşım. Sana da selam!