Tamam bütün bunlar bir simülasyon

Tamam… Şimdi felsefe yapalım. Biraz eğlenelim. Daha önce yazmıştım, eğlenmek için felsefe yapabiliriz. Ama bekle, öyle kolay kurtuluş yok. Sen istedin, biz de yapıyoruz işte. Geceye önce bir selam gönderelim!
İddian şu: bir simülasyondayız. Tamam, bunu kabul ediyorum. Ama felsefede işler bir şeyi kabul etmekle bitmez. Bu simülasyon fiziği kurtarıyor. Burası güzel. Peki bu simülasyon deterministik mi? Yoksa indeterministik mi? Yani her şey önceden programlanmış mı? Yoksa bizlerin veya simülasyonu ortaya çıkartan şeyin (varlığın, zihnin) müdahalesine açık mı? Benim anladığım, kuantum çelişkileri ortadan kalktığına göre şansa ve/veya özgür iradeye yer yok.
Bunun etik bir sürü sonucu olacak. Bunu geçelim. Doğasını (ontoloji) ve bunu kavrama (epistemoloji) olgusunu gözden geçirelim.
Ontolojik olarak biz bu simülasyonda ne anlama geliyoruz? Canlı ve cansız varlıklar arasında bir fark var mı? Hepsi olduğu gibi birer simülasyon unsuru mu?
Epistemolojik olarak bir simülasyonda olduğumuz bilgisine nasıl erişebiliyoruz? Böyle bir bilgiye ulaşmak bu simülasyonun doğal bir sonucu mu, yoksa bu farkındalık simülasyonda bir açık veya bir düzensizliği mi gösteriyor? Simülasyonda olduğumuz bilgisine erişebiliyorsak, yani gerçek dışı bir şeyin gerçek dışı olduğunu kavrayabiliyorsak, bu bir gerçekliğe ulaşma değil mi?
Gerçek dışı bir şey kendi içinde gerçek bir şeye ulaşma potansiyelini içeriyorsa, o zaman o kadar da gerçek dışı değil. Yani bir simülasyon içinde simülasyonu kavrayabilme bilgisi simülasyonu aşmıyor mu? Bir rüya görürken rüya olduğunu fark ettiğin an rüya rüya olmaktan düşmüyor mu? Veya bir hayal, onun hayal olduğunu düşündüğün an hayalden düşmüyor mu? Simülasyon, onun simülasyon olduğunu kavradığında simülasyon olmaktan çıkmıyor mu?
Ya dostum, sen gerçekten ne söylediğinin tam olarak farkında mısın? Bir paradoksu başka bir paradoks ile yer değiştiriyorsun, o kadar. Bak, klinik psikolojide derealizasyon denen bir olgu var. Kişi dissosiyatif bir episoda girer ve dış dünya donuk, duygudan yoksun bir simülasyona benzer. Bu bir savunma mekanizmasıdır ama son derece rahatsız edicidir. Onlar için dünya bir simülasyon gibi görünür. Ama bu felsefe değildir.
Git bir savaş alanına bak bakalım, ne kadar simülasyon ne kadar gerçek. Sonra post travmatik stres bozukluğu geliştir ki biraz ayakların yere sağlam bassın. Ama dikkat et, PTSD sonrası flashbackler görmeye başlarsın. O zaman tüm bunlar ‘her şey birer simülasyon’ de bakalım sana bir yardımı oluyor mu!